Ayşe Hatun, Şehzade Bayezit'ın eşiydi ve doğuma az bir zaman kalmıştı.
Baba, Şehzade Bayezit Amasya valisi idi. Vaktinin önemli bir kısmını ibadet ederek ya da âlimlerin ilim meclislerinde bulunarak geçiriyordu.
Bir gün konağın önünde derviş kıyafetli biri belirdi. Uzun süre konağın etrafında dolaşınca, nöbetçiler bundan şüphelendiler. Ve sordular:
"–Hey! Ne yapıyorsun burada? Nesin? Necisin?"
Derviş gayet sakin bir şekilde:
"–Telaşlanmayın! Ben bir yolcuyum buradan geçiyordum. Padişahımızın şehzadesi Bayezit'in burada olduğunu duydum. Ona selam verip duasını alayım istedim" dedi.
Nöbetçiler Şehzedenin konakta olmadığını söyleyince adam konağın önündeki bir kütüğün üstüne oturur ve bir barda su ister. Önce dua ettikten sonra anlatmaya başlar:
"–Yakında bu konakta hanedandan bir erkek çocuk doğacak. Bu çocuk ileride babasının yerine tahta geçecek. Bu çocuğun vücudunda yedi ben olacak. Osmanoğulları bu çocuk ile inşallah yedi ülkeye galebe çalacaktır, deyip, oturduğu yerden doğruldu, Şehzade Bayezit'a selam söyleyip, yoluna devam etti.
Bu arada Ayşe Hatun'un sancıları iyice artmıştı. Herkes validenin biran önce kurtulması için dua ediyordu. Baba Şehzade Bayezit ise mescitte Kur'an okuyordu. Bir süre sonra çocuğun doğduğu haberi geldi. Bir erkek çocuk doğmuştu. Orada bulunan herkes hayretler içinde kalmıştı. Çünkü çocuğun sırtında yedi beni vardı.
Doğumdan yedi gün geçtikten sonra babası ona Selim ismini verdi. Bu küçük selim ilerde Yavuz Sultan Selim olacak ve 8 senede 7 ülkeye hakim olacaktı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder